Ortadoğu uzmanlarından Thomas C. Mountain, Bahreyn devrimini Amerika'nın bölgedeki çıkarlarını nasıml


Bahreyn, Amerika’nın Başını Ağrıtıyor

Thomas C. Mountain*

Bahreyn’de bir buçuk yıldır devam eden protestolar, önümüzdeki günlerde batının kuklası haline gelmiş olan el-Halife diktatörlüğünü devirebilirse eğer; aslında Amerika açısından migren safhasına varacak tarzda bir ağrının da habercisi olacak.

Bahreyn halkı gerçekte Halife rejiminin akıl babasının Amerika olduğunu çok iyi biliyor ve muhtemelen rejimi devirdikten sonra ilk iş olarak Bahreyn’de konuşlanan Amerikan donanma üssüsünü hedef alacaklar. Dolayısıyla bu durum, Amerika’nın Basra Körfezi’ndeki stratejik kontrol noktası üzerinde büyük bir tehdit unsuru barındırıyor.

Basra Körfezi, hem barındırdığı enerji rezervleri bakımından hem de oradan gerçekleşen enerji ihracatının kontrolü bakımından, “Pax Americana” (Amerikan Barışı)’nın dünya genelinde sürdürdüğü hegemonik düzende büyük bir öneme sahip. Öte taraftan Bahreyn, Körfez’de bulunan Amerikan donanmasına ait uçak gemilerinin bölge üzerinde tahakküm kurmasına olanak sağlayan stratejik bir liman olması bakımından da oldukça önemli. Eğer Amerika, Bahreyn’den çıkartılacak olursa, Körfez bölgesinden kilometrelerce uzaklıktaki Afrika Boynuzu’ndaki Cibuti dışında, Amerika’ya liman ve deniz üssü sağlayacak başka bir destekçisi kalmayacak.

ABD’nin, Suud ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (Ürdün, Pakistan ve Yemen’den kiralanan silahlı haydutları) para karşılığı Bahreyn’e polis gücü olarak göndererek Bahreyn’deki potansiyel devrim hareketini kana bulamasına yeşil ışık yaktığı biliniyor. Bölgede gerçekleşen halk hareketlerinin önünün kan ile kapatılması tavrı, geçmişten beri oldukça ortak bir tavır aslında. Fakat Bahreyn’deki durum, biraz karmaşık! Bahreyn’de ve Suudi Arabistan’ın doğusunda (Suud petrolünün neredeyse tamamının yer aldığı bölgede) yaşayan Müslümanlar arasındaki tarihi bağlar, bu karmaşıklığın temel sebebi. Bahreyn halkı üzerindeki baskılar ne zaman artış gösterdiyse Suudi Arabistan’ın doğusundaki insanların Suud rejimine yönelik protesto gösterileri de o denli artış göstermiştir.

Eğer Suudi Arabistan’daki halk ayaklanırsa dünyanın en büyük petrol üretiminin yapıldığı Suudi Arabistan’ın petrol üretimini kolaylıkla sabote ederler ve dünyanın en büyük ekonomi döngüsüne büyük zararlar verebilirler. Dolayısıyla ABD giderek kötüleşen bu durumdan kendini kurtarmak için bir çıkış yolu aramak zorunda kalabilir.

Amerika’nın bugün tek taraflı olarak şiddete maruz kalan Bahreyn halkı yüzünden ağrıyan başı, yarın öbür gün birden bire Bahreyn halkının silaha sarılması ihtimaliyle birlikte migrene duçar olabilir.

Yabancı güçler tarafından silah ve askerlerle desteklenen bir diktatörlüğün zulmü altındaki halkın özgürlük yolunda silahlı mücadeleye sarılması kabul edilebilir bir durum olabilir. Lakin silahlı çatışmaların çakacağı kıvılcım, gerek Suudi Arabistan’ın doğusundaki insanları gerekse Yemen’den Akdeniz’e kadar olan bölgedeki halkların patlamasına sebebiyet vereceği ve bölgeyi akıl almaz bir kaos ortamına sürükleyeceği için İran’dan silah yardımı beklemesi doğal olan Bahreyn halkına İran’ın silah gönderme hususunda ihtiyatlı davranması, İranlı yöneticilerin ne denli basiretli olduğunu net bir şekilde göstermektedir.

*Uzun yıllardır Afrika’da yaşayan ve aslen Amerikalı olan yazar, Orta Doğu ve Afrika üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyor. 2006 yılından bu yana Eritre’de ikamet etmektedir.

KUDUS HABER